2010’ların En Tekinsiz Gerilim ve Gizem Dizileri

0
Paylaş

Ortaokul ya da liseyi 2010’larda geçirdiyseniz, o dönemin efsane yabancı dizi sitelerinde sabahladığınız geceleri hala hatırlıyorsunuzdur. Lost, The Walking Dead ve Game of Thrones, arkadaş sohbetlerinin ve okul koridorlarındaki tartışmaların merkezindeydi. Ama sitelerin derinliklerinde, çoğu kişinin gözünden kaçmış gizem dizileri de vardı; küçük ama sadık hayran topluluklarıyla kendi karanlık dünyalarını yaratıyorlardı. Sizi, 2010’ların tekinsiz ve merak uyandıran dizilerinin atmosferine davet ediyoruz.

dizi

Siberia (2013)

2013’te izleyiciyle buluşan Siberia, mockumentary -the Office dizisinden tanıdık gelecektir- tarzıyla kendi kaotik ve gerilimli dünyasını anında hissettiriyordu. Reality show formatı, izleyiciye neredeyse “bu gerçek mi?” sorusunu sordurtuyor; öyle ki bazı izleyiciler hala dizinin gerçek bir yarışma olduğuna inanıyor. Elbette Tunguska’da herhangi bir iz bulmak mümkün değil.

Dizi, 1908’de Sibirya’nın Podkamennaya Tunguska Irmağı yakınlarında gerçekleşen meşhur Tunguska patlamasından esinleniyor. Patlama, 10–15 megatonluk bir dinamit kütlesine eşdeğerdi ve günümüzde nedeni tartışılmaya devam ediyor: kuyruklu yıldız mı, asteroit mi, yoksa başka bir fenomen mi? Siberia bu gizemi kaybolan sunucular, gelmeyen helikopterler ve giderek paranoyaklaşan yarışmacılar üzerinden modern fakat mistik bir hikayeye taşıyor.

Bir sezon sonra iptal edilse de cevaplanmamış sorular ve belirsizlikler dizinin izleme deneyimini güçlendiriyor. Final yapmadan ortadan kaybolan dizi, bırakılan boşluklar sebebiyle izleyicide hala tedirgin bir merak hissi uyandırıyor.

dizi

The River (2012)

2012’de yayınlanan The River, Amazon Nehri’nde “sihir” ararken kaybolan Dr. Emmet Cole’un hikayesini anlatıyor. Altı ay sonra acil durum sinyali aktifleşince eşi ve oğlu bir kurtarma ekibiyle yola çıkıyor. Ancak ormanda ruhlar, lanetler ve açıklanamayan olaylar peşlerini bırakmıyor. Aile sırları, doğaüstü güçler ve gizemli Boiúna bölgesi, dizinin merkezini oluşturuyor.

Steven Spielberg’ün yapımcıları arasında olduğu dizi, sekiz bölüm sürdü ve found-footage estetiğiyle Lost hayranlarını en büyük kitlesi yaptı. Olumlu eleştiriler almasına rağmen düşük izlenme oranları nedeniyle iptal edildi.

Harper’s Island (2009)

Seattle açıklarındaki ücra bir ada, yedi yıl önce yaşanan kanlı bir seri katil saldırısının izlerini taşıyor. Abby Mills (Elaine Cassidy), en yakın arkadaşı Trish Wellington (Katie Cassidy) ve Henry Dunn’ın (Christopher Gorham) düğünü için adaya döndüğünde, romantik bir hafta sonu yerine korku dolu bir oyunla karşılaşıyor: Her bölümde bir karakter vahşi bir biçimde öldürülüyor.

İhanet, paranoya ve geçmişten gelen sırlar gerilimi sürekli yükseltiyor. Modern slasher tarzı, diziyi temposu yüksek ve bir oturuşta bitirilebilecek bir hale getiriyor.

Wayward Pines (2015-2016)

Idaho’daki Wayward Pines ilk bakışta huzurlu görünen küçük Amerikan kasabalarından biri. Fakat burada hiçbir şey göründüğü gibi değil.

Gizli servis ajanı Ethan Burke, kaybolan iki meslektaşını aramak için çıktığı yolda geçirdiği kaza sonucunda gözlerini bu tuhaf kasabada açar. Burada telefon çalışmaz, herkes tuhaf davranır ve yollar yoktur. Ayrıca kaçmaya kalkanların ölümle cezalandırılır.

Kasabanın karanlık sırrı ise yılın aslında 4028 oluşudur. İnsanlığın yok olduğu, dünyayı Abbies adı verilen mutant canavarların ele geçirdiği bu kasaba, zengin bilim insanı David Pilcher tarafından hayatta kalan son insanlar için inşa edilmiştir.

The Leftovers (2014-2017)

Dizi, dünya genelinde 150 milyon insanın aynı anda ortadan kaybolmasıyla başlıyor. Ne bir açıklama ne de bir mantık var. Bu olaya “Ani Ayrılış” deniyor ve geride kalanlar için hayat cevapsız bir bilmeceden ibaret hale geliyor. Bazıları Tanrı’nın mesajını arıyor, bazılarıysa her şeyin anlamsızlaştığına inanıyor. “Günahkâr Geriye Kalanlar” adlı tarikat, dünyanın sonunun geldiğini savunarak insanlara yaşamın boşluğunu hatırlatmaya çalışıyor.

The Leftovers, gizemin peşine düşmekten çok insanların bu belirsizlikle nasıl yaşadığını anlatıyor. İnanç, kayıp, suçluluk ve anlam arayışı gibi temalar üzerinden ilerleyen yapım, din ve varoluş kavramlarını sorgulayan güçlü bir alegoriye dönüşüyor. Tom Perrotta’nın romanından uyarlanan dizi kaybolanları değil, geride kalanları anlatıyor.

Les Revenants / The Returned (2012-2015)

The Returned, Amerikan yapımı bir doğaüstü drama dizisi. Fransız dizisi Les Revenants’ın uyarlaması olan yapım, küçük bir kasabada geçiyor.

Yıllar önce ölen insanlar, hiçbir açıklama olmadan bir gün yeniden dönüyor — üstelik sanki hiç ölmemişler gibi. Kasabanın sakinleri için bu dönüşler hem mucize hem de kabus. Kayıplarıyla yaşamayı öğrenmiş insanlar, şimdi onların geri dönmesiyle kendi yaslarını, inançlarını ve gerçeklik algılarını yeniden sorgulamak zorunda kalıyor.

The Returned, ölümün kesinliğini ortadan kaldıran bir hikaye anlatıyor. Birinin geri dönmesi gerçekten ikinci bir şans mı, yoksa geçmişin kapanmamış hesabı mı?

Under the Dome (2013-2015)

Stephen King’in 25 yılda tamamladığı, 1000 sayfayı aşan romanından uyarlanan Under the Dome, küçük bir Amerikan kasabasında geçen klostrofobik bir hikâye anlatıyor. Brian K. Vaughan tarafından televizyona uyarlanan dizi Chester’s Mill adındaki bu kasabanın bir sabah aniden dünyadan kopuşunu konu alıyor.

Bir bahar gününde kasabanın etrafını görünmez ama yıkılmaz bir kubbe sarıyor. Uçaklar bu güç alanına çarpıp düşüyor, kubbenin geçtiği yerde duran bir bahçıvanın kolu kopuyor, aileler bir anda ikiye bölünüyor. Kimse bu kubbenin nereden geldiğini, neden ortaya çıktığını ya da ne zaman ortadan kalkacağını bilmiyor.

Under the Dome, klasik bir bilimkurgu hikayesinden çok daha fazlası: İzolasyon, güç, korku ve insan doğasının sınırları üzerine kurulu bir deney gibi. Kasabanın içindekiler için artık tek gerçek, dış dünyadan tamamen kopmuş bir yaşam — ve kubbenin ardında kalan bilinmezlik.

dizi

Fortitude (2015-2018)

Fortitude, Kuzey Kutup Dairesi’ne yakın bir noktada, Arktik Okyanusu’nda yer alan küçük bir kasabada geçiyor. Norveç’e bağlı Svalbard adalarındaki bu kasaba, yıllarca “dünyanın en güvenli yeri” olarak anılmış. Burada bugüne kadar hiçbir şiddet suçu işlenmemiştir — ta ki şimdiye kadar.

Eskiden madenleriyle zenginleşen Fortitude, artık ekonomik çöküşün eşiğindedir. Kasabanın valisi, bölgeyi yeniden canlandırmak için buzdan bir otel projesiyle turizme yönelir. Her şey planlandığı gibi gitmektedir… derken, kasabada işlenen gizemli bir cinayet tüm dengeleri altüst eder. Kutup manzaralarının sessizliği, dizide giderek artan bir huzursuzluğa dönüşür.

Fortitude, kış temalı dizileri sevenler için birebir. Yavaş ilerleyen temposu, gizemli atmosferi ve soğuk coğrafyasının altında kaynayan gerilimle, kuzeyin karanlığını en iyi yansıtan yapımlardan biri.

Persons Unknown (2010)

Dizi, kaçırılan ve gözlerini hayalet bir kasabada açan yedi kişinin hikayesi etrafında dönüyor. Kasabaya yerleştirilen kameralar sayesinde bu insanlar adeta bir deneyin parçası gibi izleniyor. Kim tarafından kaçırıldıklarını, neden burada olduklarını ya da nasıl kurtulabileceklerini kimse bilmiyor.

Senaryo olarak Harper’s Island’la doğrudan benzemese de döneminde sürükleyicilik ve gizem açısından uzun süredir yaşanan yaz dönemi dizi boşluğunu doldurabilecek türde bir yapım olmuş.

Kaliteli replikler ya da derin karakterler beklemeyin; ama o tipik 2010’lar gizemi ve “ücra kasabada tedirginlik” havası tam yerinde. Kısacası, iyi yazılmış olmasa da merak duygusunu canlı tutan, “tek oturuşta bitirmelik” dizilerden biri. O yılların kaybolan atmosferini özleyenler için birebir.

İlgili Yazılar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir