Drakula İstanbul’da: Türk Sinemasında Bir İlk

0
Paylaş

1953 yılında Türk sineması hiç beklenmedik bir misafiri ağırladı: Kont Drakula. Dünyanın dört bir yanında korku dolu efsanelere konu olan vampir imgesi ilk kez Türk beyaz perdesine taşındı. Drakula İstanbul’da, Amerikan sinemasının görkemli prodüksiyonlarına kıyasla mütevazı fakat dönemine ve coğrafyasına göre oldukça başarılı bir giriş yaptı.

Bugün Türk sinemasında vampir hikayelerine pek rastlamıyoruz, ancak 72 yıl önce teknik imkanların ve bütçenin sınırlı olduğu bir dönemde Yeşilçam’ın ilk korku filmi Drakula İstanbul’da ile bu işi başarılı bir şekilde kotarabildiğimizi görmüş olduk. Gelin, Drakula’nın İstanbul’daki izini sürmeye başlayalım…

Kont Drakula İstanbul’a Ayak Bastı

Bram Stoker’ın Drakula romanı, gotik edebiyatın ilk aristokratik vampirini bizlere tanıttı ve vampir efsanelerine dayanan ebedi yapıtların en ünlüsü olmayı başardı. Drakula romanıyla birlikte korkunç ve canavarımsı olarak tanımlanan vampir imgesi daha insansı bir hal aldı.

Romanın tiyatro uyarlamasının temel alındığı bir senaryoyla birlikte Universal Pictures yapımı Drakula filmi 1931 yılında yayınlandı. Bu filmde Bela Lugosi’nin canlandırdığı Kont Drakula sayesinde romanı okurken tahayyül edilmeye çalışılan Drakula gözler önüne serildi. Atıf Kaptan’ın canlandırdığı Drakula ise tüm aristokrat duruşuyla birlikte bize Drakula’nın canavarlığını aktarmayı ihmal etmedi.

Drakula İstanbul’da, orijinal romanın değil, Ali Rıza Seyfi’nin 1928’de yazdığı Kazıklı Voyvoda romanına dayanan bir adaptasyonu. Ali Rıza Seyfi bir yazar olmaktan önce İngiliz ekolünden olan bir subay. Kurtuluş Savaşı döneminde Ankara’ya gidip Anadolu Ajansı’nda çalışırken Bram Stoker’ın Drakula romanını gördüğü ve ardından Kazıklı Voyvoda adındaki kitabını yazdığı tahmin ediliyor.  

Orijinal romanın en heyecanlı kısımlarını alarak İstanbul’a uyarladığı bu kitap, harf devriminden birkaç ay önce yayınlandığı için Çığır Yayınevi tarafından Latin harflerine aktararak tekrar basılıyor. Ali Rıza Seyfi’nin romanında Drakula’yı uzak tutmak ve ondan korunmak için sadece sarımsak değil, Kuran-ı Kerim’den sayfalar da kullanılıyor fakat filmin fazla tepki görmemesi adına sadece sarımsak ve kazık kullanılıyor.

drakula istanbul'da

Yeşilçam’ın İlk Korku Denemesi

Edirne Sinema Topluluğu’nun Youtube’da yayınlanmış olan Drakula İstanbul’da film okuması videosu doğrultusunda aslında Drakula İstanbul’da filminden önce Türk yönetmen Aydın Arakon’un çektiği Çığlık adındaki yapımın ilk korku denemesi olduğunu öğreniyoruz. Fakat Çığlık’ın sadece afişinin olması, kendisinin kayıp film statüsünde kalmasına neden oluyor. Drakula İstanbul’da ise bu statüye yakalanmaktan şans eseri kurtulan bir film.

Mehmet Berk Yaltırık’ın özenli ve önemli araştırmaları sonucunda Drakula İstanbul’da filminin eski fantastik Yeşilçam denemelerine meraklı birisinin Yunanistan’da devraldığı bir deposunda bulunduğu bilgisine erişiyoruz. İşlenip DVD formatına getirilen film, mevcut ve bilinen ilk Türk korku denemesi olarak kayıtlara geçiyor.

1950’lerdeki Türk sinemasına baktığımızda Tarzan İstanbul’da (1952), Uçan Daireler İstanbul’da (1955) gibi yeni arayışlarda olduklarını görüyoruz. Filmin senaristleri arasında yer alan Ümit Deniz, 40’larda Drakula ve Frankenstein’in çekildiği dönemde Amerika’da Universal Studios’da çalışıyor ve dekorlar ile çekim tekniklerini yerinde görüyor. Uyarlandığı roman olan Kazıklı Voyvoda ismi yerine, dikkatleri daha çok çekebilecek Drakula İstanbul’da tercih ediliyor.

Sinema Tarihinde Bir İlk: Vampir Dişlerinin Doğuşu

Mehmet Berk Yaltırık ilklerin filmi derken hiç de abartılı bir ifade kullanmıyor. Filmin kadrosunda birçok ünlü ismi ilk defa yer alıyor: Eşref Kolçak, Osman Alyanak, Dalyan Topatan, Ayfer Feray…

Film sadece kadrosunda ilkleri barındırmıyor, dünya sinema tarihinde Drakula karakterinin iki köpek dişinin uzun olduğu ilk film olma özelliği de taşıyor. Bu durum, Drakula İstanbul’da filmine kadar Nosferatu dışında tercih edilmiyor. Ki 1922 yapımı ilk Nosferatu’da vampir Kont Orlok’un ön iki dişinin uzun olduğu görülüyor. The Vampire Diaries, Twilight, Van Helsing gibi dizi ve filmlerden de anlaşılacağı üzere Drakula İstanbul’da filminin vampir sinemasını doğrudan etkilediği söylenebilir.

Sunay Akın, Atıf Kaptan’ı anlattığı Mahya Işıkları 20. Gün | Drakula İstanbul’da videosunda bu konuya şu şekilde değinmiştir:

Drakula’nın ünlü kan emen dişlerinin görüldüğü ilk yer bu filmdir. Yani Drakula’nın o ünlü sivri dişlerini ağzına biz taktık. Atıf Kaptan’da görüyoruz onu’’

Hem Drakula hem de Kazıklı Voyvoda kitabında geçen bir sahne var bu filmde. Drakula’nın şatosundan bir kertenkele gibi emeklediği sahneyi ilk olarak Türk yapımı Drakula adaptasyonunda görüyoruz. Dekoru yan yatırıp kamerayı arkaya koyarak yaptıkları çekim hilesiyle Drakula rolündeki Atıf Kaptan dekorun üzerinden sürünerek gidiyor ve filmde bu sahne şatodan aşağı iniyormuş gibi görünüyor.

Not: Mehmet Berk Yaltırık’ın Atıf Kaptan’ın Drakula rolünü nasıl bu kadar iyi oynadığına dair cevabı ise Kaptan’ın aslında kısmen saraylı olmasından kaynaklı olduğu yönünde. Atıf Kaptan’ın teyzesi saraylı olduğu için kendisinin saray adabını çok iyi bildiğini söylüyor.

drakula istanbul'da

Düşük Bütçe, Büyük Hayal Gücü

Teknik yetersizlik ve bütçe sıkıntısı -o dönemde çekilen filmlerden yaklaşık %30-%50 daha fazla bütçeye sahip olmasına karşın- oldukça fazla. Bu sebeple filmin çoğu sahnesinde büyük reklamlar yerleştirildiği görülüyor. Bir sahnede eğlence mekanının sahne perdelerinde ‘’x dikiş makinaları’ ‘ yazısı görülüyor.

Filme reklam yerleştirmek bir kenara, mezarlık sahnelerinde sis gerektiği için o an sahnesi olmayan tüm oyuncular ve set ekibi birkaç sigara yakarak dumanlarını üflüyor.

Drakula İstanbul’da Filminin Uluslararası Başarısı

Yunanistan’da bir depoda bulunduğu için Türklerin de oldukça geç keşfettiği bu filmin bir kopyası zamanında Amerika’ya giderek 1998 yılının Temmuz ayında düzenlenen korku filmleri festivalinde gösterilmiş. İngilizce altyazılı haliyle gösterilmemesine rağmen büyük bir ilgi görerek ayakta alkışlanmış ve programın dışına çıkarak tekrar gösterilen ilk film olmuş.

Mehmet Berk Yaltırık yazdığı Kazıklı Voyvoda Yahut Drakula İstanbul’da makalesi için bu bilginin doğruluğunu araştırmış. Amerika’daki Popüler Sinema Dergisi’nin 1998 tarihli 47’inci sayısından, Meneviş Tozak’a atıfta bulunarak doğruluğunu da kanıtlamıştır.

Türk sinema ve dizi sektörüne baktığımızda vampir anlatısının Kutsal Damacana: Dracoola ve Laz Vampir Tirakula filmlerinde komedi unsuru olarak kullanıldığını görüyoruz. Korku ögelerinin bir tık daha fazla olduğu Yaşamayanlar (2019) dizisi ise Türkiye’de vampir efsanesini işleyen ilk dizi olma özelliğini taşıyor.

1953 yılında birçok sınırlayıcı unsura karşın bu denli başarılı bir vampir filmi ortaya koyabilmek, Türk sinemasında bunun imkan dahilinde olduğunu gösteriyor.

İlginizi Çekebilir: Caz Çağı Kadınları: Flapper Stiliyle 1920’lere Yolculuk

İlgili Yazılar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir