Bize her zaman summertime sadness diyenler burada mı? Estetik dünyası, retro görselleri ve ultra çekici melankolik şarkı sözleriyle Lana Del Rey, müzikten fazlasını sunuyor: Yaşayan bir atmosfer, bir ruh hali ve görsel anlatım.
Bu listede Lana Del Rey’in dünyasını çağrıştıran, bazen gotik bazen retro bazen de şiirsel estetikle örülmüş filmleri bir araya getirdik.
Lana Del Rey’i Bu Sefer Dinlemiyor, İzliyoruz
Kırmızı ruj, puslu ışıklar, arka planda çalan vintage bir plak sesi… Bu listede, Lana’nın şarkılarında hissettiğimiz atmosferi perdeye taşıyan filmleri bir araya getirdik. Gotik ihtişamdan retro romantizme, yavaş çekimde kırılan kalplerden görsel şiirlere kadar uzanan bu filmler, tıpkı onun şarkıları gibi sizi alıp başka bir ruh haline taşıyor.
İşte, Lana Del Rey dinliyormuş gibi izlediğimiz filmler:
- The Love Witch (2016)
- Picnic at Hanging Rock (1975)
- Wild at Heart (1990)
- Lost Highway (1997)
- Buffalo’ 66 (1998)
- The Great Gatsby (2013)
- Blue Valentine (2010)

The Love Witch
60’lar estetiğine tamamen sadık kalarak çekilmiş bu modern filmde, Elaine adında genç ve güzel bir kadın, büyüler yardımıyla ideal erkeği kendine âşık etmeye çalışır. Ancak kontrolü elden bırakmasıyla işler karanlık bir hâl alır. Feminist bir alt metin, sahne tasarımlarındaki teatral abartı ve “her şey çok güzel ama bir şeyler tuhaf” hissiyle Lana’nın Born to Die dönemiyle mükemmel uyumlu.

Picnic at Hanging Rock
1900’lerin başında Avustralya’da geçen hikâyede, bir grup yatılı okul öğrencisi St. Valentine’s Day gezisinde ortadan kaybolur. Film, gerçeği açıklamak yerine atmosferi ve kaybolmuşluk hissini öne çıkarıyor. Rüya gibi sahneleri, pastel tonları ve gizemli havasıyla tam bir Honeymoon şarkısı.

Wild at Heart
David Lynch’in en “ateşli”, en çılgın ve en kitsch aşk hikâyesi… Elvis göndermeleriyle dolu Sailor ve pembe dünyasında travmalarla boğuşan Lula’nın yolculuğu hem romantik hem şiddetli hem de rüya gibi ama kâbusvari bir atmosferde geçer. Aşırı, melodramatik ve bir o kadar da stilize. Bu filme en çok uyan Lana Del Rey şarkısı Ride.

Lost Highway
David Lynch’in en karanlık ve çözülmesi en zor filmlerinden biri olan Lost Highway, gerçeklik ve kimlik algısını altüst eden bir deneyim sunuyor. Film, gizemli bir adamın kapısına bırakılan garip videolarla başlıyor ve ardından gerçeklikten koparak hipnotik, kabusvari bir evrene sürükleniyoruz. Zaman çizgisi kırılıyor, karakterler dönüşüyor, ama yoğun bir gerilim hissi film boyunca sabit kalıyor.
Lana Del Rey’in Ultraviolence şarkısı ise hem sözleri hem de atmosferiyle bu filme birebir uyuyor. Aşkın karanlık yüzünü anlatan şarkı, tıpkı Lost Highway gibi şiddet, saplantı ve gizemle örülü.

Buffalo’ 66
Vincent Gallo’nun yönetip başrolünü üstlendiği, biraz karanlık, biraz acılı, tuhaf ama dokunaklı bir aşk ve aile hikâyesi. Vincent’ın hapisten çıkıp geçmişiyle ve kendi yarattığı karmaşayla yüzleşirken Billy’le kurduğu ilişkideki kırılganlık ve melankoli filmi öne çıkarıyor. Bu film, indie ve retro estetiğiyle Lana Del Rey evrenine oldukça yakın. Özellikle de Mariners Apartment Complex şarkısına…

The Great Gatsby
Baz Luhrmann’ın The Great Gatsby filmi, 1920’lerin ışıltılı dünyasında geçen tutkulu ve kırılgan bir aşk hikayesi. Gatsby’nin Daisy’ye olan aşkı, Lana Del Rey’in “Young and Beautiful” şarkısındaki gençlik, güzellik ve zamanın geçişine dair melankoliyi yansıtıyor. Filmdeki lüks ve hüzünlü atmosfer, şarkının ruhuyla mükemmel uyum sağlıyor.

Blue Valentine
Blue Valentine, karmaşık ve tutkulu bir aşkın iniş çıkışlarını anlatırken, Lana Del Rey’in “The Blackest Day” şarkısındaki melankolik ve dramatik atmosferle harika bir uyum yakalıyor. Filmdeki kırılgan duygular ve derin yalnızlık, şarkının ruhunu yansıtıyor.
Sizin de Lana Del Rey şarkılarını çağrıştıran film önerileriniz varsa, yorumlara bekliyoruz!