Bazı yapımlar var ki mutfaktan yükselen buharı, taze pişmiş ekmeğin kokusunu ve bıçakların tahtaya ritmik dokunuşlarını adeta hissettiriyor. Şef filmleri tam da böyle! Sadece leziz yemekleri değil, tutkulu şeflerin hikayelerini, restoran dünyasının heyecanını ve gerginliğini, mutfakta geçen tüm o büyülü anları ekrana taşıyor.
Kimi zaman büyük bir restoranın mutfağındaki kaosu izlerken ter içinde kalıyor, kimi zaman ise sıcacık bir aile lokantasında paylaşılan yemeklerin huzuruna kapılıyoruz. Eğer hem midenize hem ruhunuza hitap eden restoran filmleri arıyorsanız, bu liste tam size göre!
Şef Filmleri Listesi
Mutfakta geçen hikayeler her zaman sadece yemekle ilgili değildir; aynı zamanda tutku yaratıcılık, zorluklarla mücadele ve başarı öyküleri de içerir. Son dönemlerde Bear gibi, mutfak sanatları ve kameranın buluştuğu yapımlar ön plandayken biz de en iyi şef filmleri listesini sunalım istedik.
Gastronomi filmleri listemizden 10 farklı yapımı aşağıya bırakıyoruz:
- Julie & Julia (2009)
- Big Night (1996)
- Boiling Point (2021)
- Chef (2014)
- Burnt (2015)
- The Hundred-Foot Journey (2014)
- No Reservations (2007)
- Chocolat (2000)
- Simply Irresistible (1999)
- Ratatouille (2007)
Julie & Julia (2009)
Bir Meryl Streep ve Amy Adams filmi… İki kadının hayatlarını birleştiren, lezzet dolu ve ilham veren bir hikâye. 2000’li yılların başında, New York’a odaklanıyoruz. Sıkıcı ofis işinden ve monoton hayatından kaçmak isteyen Julie Powell’ın hikâyesine tanık oluyoruz.
Julie, Julia Child’ın meşhur Mastering the Art of French Cooking kitabındaki her tarifi 365 gün boyunca yapıp blogunda paylaşmayı kendine bir hedef belirler. Fakat, aslında bu yolculuk sadece yemek yapmaktan ibaret değildir. Julie, mutfakta geçirdiği her anla birlikte, aynı zamanda kendini keşfeder, hayallerini sorgular ve yeniden anlam bulur.
Filmde, Julie’nin bu yolculuğu ile paralel olarak, Julia Child’ın 1940’lar Paris’inde başladığı gastronomik kariyerinin temellerine tanıklık ediyoruz. Her iki kadının da mutfakta yaşadığı zorluklar, hayal kırıklıkları, fakat en önemlisi kazandıkları zaferler, izleyicilere büyük bir ilham kaynağı oluyor. Çünkü yemek yapmak, sadece bir tarifin peşinden gitmek değil; hayallerin, fedakarlıkların ve azmin bir yansımasıdır.
Big Night (1996)
İşten geldiniz, okuldan döndünüz ve sizi yormayacak hatta çok da iyi hissettirecek bir filme mi ihtiyacınız var? 1996 yapımı Big Night ile sizde büyük ama keyifli bir akşam geçirebilirsiniz. Sadece hikaye anlatan değil, aynı zamanda atmosfer yaratan filmlerden biri Big Night.
1950’lerde geçen bu sıcak ve dokunaklı hikaye, İtalyan asıllı iki kardeşin Amerika’daki restoranlarını kurtarmak için verdikleri mücadeleyi konu alıyor. Primo, mükemmeliyetçi bir şef; Scendo ise restoranın iş tarafını yöneten, hayalleri büyük fakat imkanları kısıtlı olan girişimcidir. İşleri pek iyi gitmezken, büyük bir fırsat doğar.
Tek bir akşam, işleri yoluna koymaları için son şansları olabilir. Ünlü caz müzisyeni Louis Prima’nın restoranlarına geleceği haberinin ardından, kardeşler ona unutulmaz bir gece yaşatmak için hazırlıklara başlar. Big Night, sadece yemek odaklı bir film değil; aynı zamanda hayaller, aile bağları ve göçmenlik deneyimi üzerine dokunaklı bir hikâye sunuyor.
Eğer iyi yemeklerin yapılışına hayranlıkla bakan, samimi diyalogları seven ve hafif melankoliyle harmanlanmış sıcacık filmlerden hoşlanıyorsanız, Big Night tam size göre!
Boiling Point (2021)
Mutfakta işler her zaman hızlı ve yolunda gitmelidir. Peki ya gitmezse? Boiling Point bizi Londra’daki bir restoranın en yoğun gecelerinden birine götürüyor. Baş şef Andy Jones’un (Stephen Graham) omuzlarına binen baskıyı izleyiciye hissettiren, tek plan çekilmiş çarpıcı bir dramaya şahit oluyoruz.
Denetçilerin gelişi, tedarik krizleri, ekip içi gerilim ve özel müşterilerle işler giderek kontrolden çıkarken, Andy’nin hem mutfağı hem de kendi hayatını toparlama çabası nefes kesici bir gerçeklikte sunuluyor.
Chef (2014)
Yemek yapmanın bir sanat olduğuna inanıyorsanız, Chef’i mutlaka izlemelisiniz. Şef filmleri arasında oyuncu kadrosuyla da kendinden söz ettiren bir film. Jon Favreau’nun yazıp yönettiği ve başrolünde yer aldığı bu film, mutfaktaki yaratıcılığı baskılanan bir şefin kendi yolunu bulma hikayesini anlatıyor.
Yetenekli fakat kısıtlanmış bir şef olan Carl Casper, yemek eleştirmeniyle kriz yaşamasının ardından işini kaybeder. Eski eşi (Sofia Vergara) ve oğlu ile birlikte eski bir kamyonu yemek kamyonu haline getirerek Amerika’yı dolaşmaya karar verir. Bu yolculukta sadece harika yemekler yapmakla kalmaz hem ailesi hem de kendisiyle yeniden bağ kurar.
Burnt (2015)
Azim, hırs, mücadele… Michelin yıldızını kazanmak için içinizde bir ateş yanması lazım. İşte, başrolde Bradley Cooper’ın yer aldığı Burnt’te, Michelin yıldızı kazanma hırsıyla yanıp tutuşan bir şefin geri dönüş hikayesini izliyoruz.
Yetenekli fakat egosu yüksek olan şef Adam Jones’un geçmişte yaptığı hatalar yüzünden kariyeri dibe vurmuştur. Londra’da yeni bir restorana açtığında ise tek bir amacı vardır: Mutfak dünyasında tekrar zirveye çıkmak. Zirveye giden yolda hem eski düşmanları hem de kendi içindeki şeytanlarla yüzleşmesi gerekiyor.
Şeflerin dünyasına dair ilgi çekici bir film arıyorsanız, şef Adam Jones’u izlemelisiniz. Ne de olsa mutfakta Bradley Cooper var!
The Hundred-Foot Journey (2014)
2014 yılında Chef ile birlikte yemek üzerine yapılmış iç ısıtan yapımlardan biri… Yemek, sadece karın doyurmak değil; bir kültürü, bir hikayeyi ve tutkuyu paylaşmanın en lezzetli yoludur. The Hundred-Foot Journey, tam da bu fikri merkeze alıyor.
Hindistan’dan Fransa’ya göç eden Hassan Kadam ve ailesi, küçük bir Fransız kasabasında kendi restoranlarını açmaya karar verir. Ancak tam karşılarında, Michelin yıldızlı bir Fransız restoranı işleten katı ve disiplinli Madame Mallory (Helen Mirren) vardır. Başta kültürel çatışma olarak başlayan bu durum, zamanla bir öğrenme ve gelişim sürecine dönüşür. Hassan’ın mutfaktaki yeteneği, Fransız ve Hint mutfağını harmanlayarak eşsiz bir hikaye yaratır.
No Reservations (2007)
Yüzünüzde tebessüm bırakacak romantik komedilere hayransanız, mutfakta geçen No Reservations’u da çok seveceksiniz. Başrolünde Catherine Zeta-Jones’un yer aldığı bu romantik drama, mutfakta her şeyin mükemmel olması için çabalayan bir şefin yaşamına odaklanıyor.
Kate Armstrong, New York’ta lüks bir restoranda baş şef olarak kariyerini zirveye taşımış, mükemmeliyetçi bir kadındır. Fakat hayatının kontrolü, iş arkadaşı ve aşık olduğu Nick ile tanıştıktan sonra bir anda değişmeye başlar. Hem mutfak hem de kalbiyle bir denge kurmaya çalışan Kate, iş ve özel yaşamında kendini yeniden keşfeder. 30’larına yaklaşan kadınların içinde bulunduğu çetrefil de çok gerçekçi yansıtılıyor.
Chocolat (2000)
Ruhları besleyen büyülü bir hikaye sunuyor Chocolat. 2000’lerin başına dönüyor ve bir kasaba hikayesinin içine giriyoruz. Fransız yönetmen Lasse Hallstrm’ün yönettiği bu film, kasaba halkının geleneksel değerlerine meydan okuyan bir kadının hikayesini anlatırken, çikolatanın gücünü de keşfe çıkıyor.
Vianne Rocher (Juliette Binoche), kasabaya yeni taşınan, tatlılar ve çikolatalar yaparak hayatını kazanan bir kadın. Vianne’ın açtığı çikolatayı dükkanı, kasabanın muhafazakar halkı tarafından hoş karşılanmaz ve onun yerleşmesine karşı çıkan güçlü bir direniş başlar. Ancak çikolatanın sihirli etkisi, kasaba halkanın hayatını yavaşça değiştirir. Johnny Depp ise kasabaya asi bir ruh getiren Roux karakterini canlandırıyor. Eğer büyülü bir atmosfer, tatlı bir hikaye ve çikolatanın sihirli gücüne dair bir film arıyorsanız, doğru yerdesiniz.
Simply Irresistible (1999)
Mutfakta sihirli bir dokunuşa sahip olan ve aşkı bulmaya çalışan bir kadının hikayesini eğlenceli bir şekilde anlatan romantik komediyi izliyoruz! Sarah Michelle Gellar’ın başrolünde olduğu bu film, lezzetli yemeklerin ve gizemli bir büyünün birleşimiyle ortaya çıkan romantizmi keşfederken, izleyicilere sıcak bir atmosfer sunuyor.
Amanda Shelton, New York’taki küçük bir restoranda şeflik yaptığı hayatını konu alıyor. Restoranındaki işler kötüye gitmekte ve Amanda bir çıkmazın ortasındadır. Ancak bir gün, ona mistik bir güç verildiğini fark eder. Artık hazırladığı yemekler, yiyenler üzerinde büyüleyici bir etki yaratmaktadır. Amanda’nın yemekleri, sadece tatlarıyla değil, insanların hayatlarını değiştiren bir güce sahiptir.
Ratatouille (2007)
Ratatouille, sadece animasyon dünyasında değil, aynı zamanda mutfak sinemasında da unutulmaz bir yer edinmiş bir yapım. Pixar’ın bu renkli ve eğlenceli filmi, sıcacık bir hikaye, unutulmaz karakterler ve lezzetli yemeklerle dolu bir yolculuk sunuyor.
Film, Paris’in ünlü restoranlarında birinde, hayalindeki şefe dönüşmeyi isteyen Remy adında bir farenin hikayesini anlatıyor. Remy, sıradan bir fare olmanın ötesine geçmeyi isteyen bir gurmedir ve bir gün, şef olmak için tüm cesaretini toplayarak ünlü restoran Gusteau’s’A girmeyi başarır. Burada, garson Linguini ile beklenmedik bir iş birliği yaparak, mutfak dünyasında yer edinmeye çalışır.
Ratatouille, hayallerinin peşinden gitmenin, azmin ve tutkuların önemini vurgulayan eğlenceli bir hikaye sunuyor.
Bu filmleri aç karnına izlememenizi tavsiye ederiz. Çünkü ruhunuza dokunduğu kadar karnınızı da guruldatmıyor değil.
Diğer kategorilerden film önerileri için: İlkbaharda İzlenecek Filmler
