İlkbahar bize göre tazelenmenin, umut etmenin ve yeniden başlamanın simgesi. Ağaçlar çiçek açıyor, sokaklar renkleniyor ve pencereden süzülen ışıklar bile sanki duvarlara bir başka vuruyor. Biz baharı ekstra romantize ederken film tercihlerimiz de bittabi buna göre değişiyor. O halde hafifliğiyle içinizi açacak, estetiğiyle gözünüzü doyuracak ilkbaharda izlenecek filmler listemize hoş geldiniz diyelim!
En İyi İlkbahar Filmleri
Baharda izlenecek filmler arayanlar için listemiz şöyle:
- A Tale of Springtime – Eric Rohmer (1990)
- My Neighbor Totoro – Hayao Miyazaki (1988)
- Big Fish – Tim Burton (2003)
- Marie Antoinette – Sofia Coppola (2006)
- Before Sunrise – Richard Linklater (1995)
- Ferris Bueller’s Day Off – John Hughes (1986)
- The Secret Garden – Agnieszka Holland (1993)
- Late Spring – Yasujirô Ozu (1949)
- The Garden of Words – Makoto Shinkai (2013)
- This Beautiful Fantastic – Simon Aboud (2016)
A Tale of Springtime (1990)

A Tale of Springtime, orijinal adıyla Conte de Printempts, Eric Rohmer’in “Dört Mevsim Hikâyeleri” serisinin ilk halkası. Bu filmde Felsefe öğretmeni Jeanne’in Paris’te başlayan sade ama düşündürücü hikâyesi; rastlantılar, sohbetler ve küçük detaylar üzerinden gelişiyor. Rohmer, gündelik hayatın içine serpiştirdiği zarif gözlemlerle izleyiciyi baharın ruhuna davet ediyor.
My Neighbor Totoro (1988)

Totoro… Hiç şüphesiz animasyon tarihinin en ikonik ve muhakkak birçok kişinin onun göbeğine yatıp her şeyi unutmak isteyeceği figürlerden biri. Hayao Miyazaki’nin efsanevi karakteri Totoro esasında çocukların doğayla kurduğu bağı temsil ediyor.
İki kız kardeşin kırsalda geçen günleri, her karede doğaya duyulan büyük bir sevgiyle işleniyor. Ghibli imzasıyla gelen bu film hem çocuklara hem yetişkinlere huzur veren, dingin bir ilkbahar masalı desek abartmış olmayız.
Big Fish (2003)

Tim Burton’ın alışıldık gotik dünyasından sıyrılıp masalsı bir anlatımla karşımıza çıktığı bu film, hafifliği ve hayal gücüyle bahara çok yakışıyor. Gerçek ile hayal arasındaki çizgiyi silen bu baba-oğul hikâyesi, rengarenk imgeler ve anlatılarla izleyiciye duygusal ama umut dolu bir yolculuk vadediyor.
Marie Antoinette (2006)

Coppola’nın çağdaş anlatımıyla saray yaşamına getirdiği taze yorum, Versay bahçeleriyle birleşince bir ilkbahar düşüne dönüşüyor. Dönem kostümleri ve pastel renk paletiyle adeta bir moda çekimi gibi akan film; gençlik, yalnızlık ve kaçış temalarını modern bir zarafetle işliyor.
Before Sunrise (1995)

Viyana’nın ilkbahar akşamlarında, tren yolculuğunun ardından filizlenen bir kalp çiçeğine kim hayır diyebilir ki? Jesse ve Céline’in diyalogları bizlere gençliğin, keşfetmenin ve anın içinde kaybolmanın sinemasal karşılığını sunuyor. Before üçlemesini henüz izlemeyen şanslı kesimdenseniz mutlaka ilkbaharda izlenecek filmler listenize almanızı tavsiye ediyoruz!
Ferris Bueller’s Day Off (1986)

Bahar havası, özgürlük ve gençliğin tadını çıkarmanın dayanılmaz arzusu.. Hangimiz havalar birkaç derece ısındığında derhal okulu asmak istemedik ki? Ferris Bueller’s Day Off; Ferris’in okuldan kaçtığı bir gün boyunca yaşadıkları, izleyiciyi gülümseten ve enerji veren sahnelerle dolu.
The Secret Garden (1993)

Kapanmış kapıların arkasında saklı kalmış bir bahar… Mary’nin keşfettiği gizli bahçe hem doğanın hem de ruhun uyanışını simgeliyor olabilir mi? İngiliz kırlarının dinginliğiyle işlenen bu klasik uyarlama izleyicisine umut ve iyileşme hissi vadediyor diyebiliriz.
Late Spring (1949)

Yasujirô Ozu’nun zamana meydan okuyan başyapıtı Late Spring adından anlaşılanın aksine yalnızca bir mevsimi anlatmıyor. Bu film aynı zamanda hayattaki kaçınılmaz geçişleri de büyük bir zarafetle anlatıyor.
Late Spring, Japon kültüründe aile yapısının ve geleneklerin önemli bir yer tuttuğu bir dönemde geçiyor. Film yaşlanan bir babayla evlilik çağındaki kızının arasındaki sessiz ama yoğun bağı merkezine alıyor.
The Garden of Words (2013)

Yağmurlu bir Tokyo sabahı, bir bahçede başlayan sessiz bir ilişki… Shinkai’nin büyüleyici görselleri ve şiirsel anlatımıyla, baharın melankolik yüzü perdeye yansıyor. The Garden of Words kısa süresine rağmen duygusal yoğunluğu ve görsel zarafetiyle izleyicide derin bir iz bırakıyor.
This Beautiful Fantastic (2016)

Modern bir peri masalını andıran bu film, şehir yaşamının ortasında filizlenen küçük bir bahçede geçiyor. Yalnız ve içe kapanık Bella’nın baharla birlikte yeniden canlanma süreci, sıcacık ilişkilerle örülüyor. Renkli karakterler, tatlı mizah ve hafif fantastik tonlar bizce bu filmi bahar ayları için ideal kılıyor.
Diğer kategorilerden film önerileri için: Tadı Damağınızda Kalacak Şef Filmleri: Başrolde Mutfak Var!