Erşan Kuneri ve biz dışında neredeyse kimsenin bahsetmediği, bir dönemin efsane eğlence mekanlarını ele alıyoruz: diskotekler. Çünkü yıllar geçse de magazin programlarının değişmez favorisi hâlâ “İstanbul gecelerinde neler oluyor?”.
Türkiye’nin gerek popüler-kültür gerekse kent ve toplum belleği için diskotekler, birer eğlence mekanı olmanın çok ötesinde anlamlar taşıyor. Bir dönemin modasını, sosyalleşme biçimini, şehir hayatının ritmini ve değişen toplumsal kodlarını anlamak için 60’lar ve 70’lere geri dönüyoruz.
Tefo’nun yeri, Club 33, Top Pop Disko, Hydromel Disco, Scotch ve çok daha fazlasının kapanan kapılarını yeniden açıyoruz.

60’ların İkinci Yarısı
Yalan yok, eğlenmeyi seven milletiz. Yeşilçam filmlerinde T şeklindeki sahnelerde Emel Sayın’ı, Türkan Şoray’ı ve daha nicesini az izlemedik. Fakat 60’larda başlayan batı rüzgarıyla gelen değişim sosyal ve kültürel hayattan siyasete, yeme içme kültüründen eğlence yaşamına kadar etki gösterdi. Gece yaşamı hem tüm karanlığı hem de göz alan ışıklarıyla gün yüzüne çıktı ve geri dönmeye hiç niyeti olmadığı ilk andan belliydi.
1960’lardan itibaren Türkiye’nin yaşadığı hızlı kentleşme süreci, kırsaldan kente göç edenlerle birlikte yeni orta sınıfların oluşumunu sağlarken, gündelik yaşam pratiklerinde de değişimlere neden oldu. Eskisine nazaran küresel tüketim etkisinin çok daha hızlı yayıldığı bu dönem Türkiye’nin popüler kültür tarihinin de etkilendiği yıllardı.
Ve en önemlisi de 80 darbesi öncesi -arabeskin tüm ülkeyi etkisi altına almadan hemen öncesi- eğlence yaşamının değişimini tetikleyecek yerlerin açılması oldu: barlar ve diskotekler. The Beatles, The Rolling Stones, ABBA ve Donna Summer gibi ikonlar, müzik unsuru olmanın yanı sıra; dönemin giyim tarzı, ilişki biçimleri ve eğlence mekanlarının organizasyonunu etkiledi. Diskotekler ise kültürel temsil alanı haline geldi ve modernleşme, bireyselleşme ve cinsiyet rollerinin dönüştüğü bir sahne sundu.

Diskotek Oluşumu
“Başınızdaki eşarbın bağlanışından tutun da, bu sezon giyeceğiniz çorabın rengine kadar yaşayışınızı etkileyen Avrupa, şimdi de eğlence dalındaki yeni buluşuyla karşımıza çıktı. ‘Az masrafla, temiz ve çok eğlence’ prensibini benimseyen Batı medeniyetinin memleketimize getirdiği yenilik, ‘diskotek’, yani ‘plak dolabı’ adını taşıyan gece kulüpleri.”
Hayat Dergisi, 1964
Şöyle özetleyebiliriz: Gençler, genç yetişkinler ve yetişkinler artık muhallebiciye gidip sonucu çoğunlukla evlilik olacak olan flörtler etmek istemiyor.
50’ler ve 60’lar, dışarıda sosyalleşmenin ya da daha doğru bir tabirle gece eğlence hayatı yaşamanın kalburüstü insanlarla eş değer tutulduğu dönemlerdi. Köyden kente göçün yoğunlaştığı, modernleşmenin getirilerinin çoğaldığı bu yıllarda eğlenmek isteyen gençler için diskotek muhteşem bir çözümdü. Bu gençler sonsuza kadar pastanelerde buluşup sınırlı vakitte flört etmeye ve sosyalleşmeye devam etmeyecekti ya sonuçta. Gece hayatına atılmalarının tam zamanıydı.
Tatlı 60’lar (Sweet Sixties) söyleşilerinin üçüncüsüne katılan gazeteci Tuğrul Eryılmaz ile müzisyen Taner Öngür, eylem sonrası diskoya gidilen yılları anlatıyor. Eryılmaz’ın anlattıkları doğrultusunda, 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki yurtlarda kalan kız öğrencilere de gece gelmeme özgürlüğü verildiğini öğreniyoruz. İstanbul’dan diğer büyükşehirlere de sıçrayan diskotek akımında Mustafa Satır’ın sahibi olduğu ve adının Disko Saffet olduğunu tahmin ettiğimiz diskosuna Mahir Çayan ve eşi Gülten Hanım’ın da geldiği anlatılanlar arasında.
Burada bir parantez açmak isteriz. Yazılı tarih, blog yazıcılığının bu tip deneyimleri doğrudan aktarmanın en güzel yollarından biri olduğunu tekrar hatırlatalım. Yazımızın kaynakları arasında yer alan Dağhan Baydur’un ilk diskoteğin hikayesi ile Arif Atılgan’ın eski eğlence mekanları anılarından fazlasıyla yararlandık.
Bu mekanların kapılarından içeri girmeden önce Baydur’dan feyz alarak diskoteğin kelime anlamı ve oluşumuna dair bilgileri vermek isteriz:

Diskotek, Eski Yunanca’da diskos (disk) ve theke’den (depo) geliyor. II. Dünya Savaşı’nda Naziler’in Fransa’yı işgal etmesiyle birlikte canlı müzik yapanlar memleketlerine -çoğunlukla Amerika- geri dönmüşlerdi. Orkestranın olmaması demek eğlence yerlerinin de kapanması demekti. Nitekim, bir Fransız’ın arkadaşlarıyla eğlenmek için plakları ve plakçalarını evinin bodrumuna indirmesiyle diskotek ortaya çıkıyor. Bu gelişmeler ise 1947 yılında Paris’te ilk diskotek Whisky a GoGo’nun açılması sonucunu getiriyor.
İlk Diskotek: Tefo’nun Yeri
Türkiye’nin ilk diskoteği olarak yaptığımız araştırmalarda farklı mekan isimleriyle karşılaşsak da, 1970’li yıllarda İstanbul’daki eğlence mekanlarının toponomik değerlendirilmesi (Aydın, E.&Şeylan, A., 2023) makalesinden tasdik ettiğimiz üzere Tefo’nun yeri, 1964 yılında Türkiye’de açılan ve bu kültürü başlatan ilk diskotek.
Bu yepyeni eğlence oluşumunu ülkemizde getiren isim ise tekstil mühendisi Tevfik Dölen. Daha önce bahsettiğimiz gibi 1964 yılında İstanbul’daki gece ve eğlence yaşamında ilk sırada kulüpler geliyor. Orkestra var, sanatçı var, haliyle şehrin kalburüstü insanları da burada eğleniyor.
Tevfik Dölen’in diskotek ile tanışması ise Cenevre’de gittiği bir mekan sayesinde oluyor. Kulüp 58 adındaki bu mekan da Avrupa’nın ilk diskotekleri arasında yer alıyor.

Tevfik Dölen bu oluşumu İstanbul’a getirmeyi kafaya koyarak Sıraselviler’deki Kulüp 12’nin sahibi Bülent Evci’yle ortak olmuş ve Türkiye’nin ilk diskoteğini de burada açmış. Şimdilerde kısaltmasını kullandığımız DJ, yani diskjokeyi ise yakın arkadaşı Emre Serter. 400 plakla birlikte diskoteği Türkiye’ye getiren Tevfik Dölen’in açıklamasını aşağıya bırakıyoruz:
“Stereo ve eko gibi fevkalade ses tertibatı ile dünyanın en iyi, en gözde orkestra ve şarkıcılarının müziğini, karşınızdaymış gibi, canlı olarak dinletebilmek ve bu müzikle topluluğu dans ettirmektir yaptığımız iş.’’ (Eskihayatlar, 2023).
Gökhan Akçura’nın haberi için Emre Serter’e ulaşarak aslında kendisinin diskjokeyliğin ne olduğunu pek de bilmediğini, işi hem enteresan hem de maddi yönünü iyi bulduğu için kabul ettiğini öğreniyoruz. Tefo’nun Yeri’ndeki plaklar ilk olarak Tevfik Dölen’in koleksiyonundan, bir kısmı da eş dosttan temin edilmiş. Charles Anavour, Herve Vilard, Adamo, Peppino di Capri, Beatles, Rolling Stones ile eğlendiren mekan Hully Gully adındaki dansın da popüler olmasıyla dolup taşmış.
Tefo’nun Yeri öyle patlıyor ki, yaz sezonu için 1965 yılında Büyükada Değirmen Plajı’nda da mekan açılıyor. Giderek ünlenen mekan kış sezonuna iddialı bir giriş yapmak istiyor ve dansçı Herbert Silvester ile onun iki partnerini getiriyor. Bu başarı İstanbul’da yeni diskoteklerin açılmasına vesile oluyor.

Club 33, Top Pop Disko, Stüdyo 54, Hydromel ve Scotch
İsimlere bir bakın, burada eğlence var diye bağırıyor.
Club 33, ilk diskotekten 2 yıl sonra, 1966 yılında Taksim’den Cihangir’e inen yokuşun başında açıldı. Açılma hikayesi ise tamamen bir turizm hikayesi. İsveçli turizm şirketi Club 33’ün İstanbul’a getirdiği turistlerin akşam eğlenmek ve dans etmek için mekân bulamamasına dair olan ihtiyaç bir diğer ünlü diskotek Club 33’ü doğurdu. İlk olarak sadece kendi müşterilerinin girebildiği bu mekanı, 18-22 yaş aralığındaki gençlerin fark etmesiyle Club 33 büyük bir ivme yakaladı.
Kadıköy’de iki ünlü mekandan biri Budak Kulüp, bir diğeri ise daha çok gençlerin takıldığı Feneryolu’ndaki Top Pop Disko. Stüdyo 54 ise 80’lerde Levent’tin en ünlü diskoteği olarak anılıyor. 1987 kışından kalma bir Stüdyo 54 hatırasına tanık olmak isterseniz:
80’li yılların meşhur diskoteklerinden biri de Elmadağ’da yer alan Hydromel’di. 1978 yılında açılan mekan, saat 23:00 sularında funk çalmaya başlarmış. Siyasi atmosferin getirdiği yasaklar sırasında gençler belirli bir saatte Taksim’de buluşarak Hydromel’e giderlermiş.
1969 yılında İskoçyalılar Derneği olarak açılan Scotch, açıldığı günden bu yana hala faaliyette olan diskoteklerden.

Bonus: Disko Şov Dergisi
80’li yıllarda yayınlanan Disko Şov Dergisi, gençlere yönelik yayın yapan bir dergi olarak dünyadan haberler veriyor. İnsan bazen sadece ışınlanmak istiyor.
Nostaljiye özlemimiz yoğun. Bir zamanlar İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da eğlenen genç bir nesil vardı. Keşke o dönemlere ait daha fazla fotoğraf ve video içeriğine ulaşabilseydik.
Not: Yazı, İstanbul’daki gece kulüpleri ve gazinolar ile devam edecektir.
KAYNAKÇA
https://www.milliyet.com.tr/cadde/turkiye-deki-ilk-diskotek-1400570
https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/eski%CC%87-e%C4%9Flence-mek%C3%A2nlari
https://www.hafta.com.tr/istanbulun-100-yillik-eglence-seruveni-haberi-693817
https://bianet.org/haber/eylem-sonrasi-diskoya-gidilen-yillar-141097
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3487618
https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/istanbul-gecelerinin-50-yili-22660691
https://www.istdergi.com/index.php/sehir/mekan/ilk-diskotegin-hikayesi